Abbas Bilgili

Tarih: 10.04.2018 15:57

Deliliğe Hicret ve Asım Hoca!

Facebook Twitter Linked-in

Rönesans döneminin ustalarından olan Erasmus (1466 – 1536), Delilğe Övgüisimli felsefi eserinde insanoğlunun tüm zincirlerden ve engellerden kurtulması anlamında bir delilikten bahsediyordu.  Bir ilahiyatçıydı aslında Erasmus. Ama papanın o dönemde hür düşünce üzerinde kurduğu hegemonyaya karşı çıkıyordu.

Günümüz şarkıcılarından Yasemin Mori de sanatçının deliliğinden bahsediyor. Diyor ki, “Her zaman tatlı bir hesapsızlıktan, delilikten ve aşktan yanayım ve beni besleyen duyguları, enerjiyi burada bulabiliyorum. Bu benim karakterimde var. Sanat zaten akıl işi bir şey değil ki öncelikle delirmek sonra deliliği akla sığdırmak gerekiyor. Eskiye oranla artık kendi deliliğimin efendisi olmayı başardım. O beni değil ben onu yönetiyorum, bu da bir nebze işimi kolaylaştırıyor.”Bu ifadelerde sanatla deliliğin buluşmasının güzel ve isabetli bir yorumunu görüyoruz.

Sanatçılıkla delilik çoğu zaman oldukça yakın ve içi içedir. Şair Eşref, Neyzen Tevfik gibi ustalarda deliliği belirgin şekilde görmek mümkün. Nietzcheiçin deli lafzının hafif kaldığını söyleyebiliriz, onun için çılgın diyenler var. Daha ağır başlı gibi duranların içinde de gizli bir delilik olduğundan kuşkunuz olmasın. Gogol, Kafka, Edgar Allan Poe, Rousseau gibi düşünür ve yazarların “deli ve dahi” olduğundan bahsedilir.

Bu kadar laftan sonra Asım Hoca’nın deliliğine gelebiliriz. Değerli dostumuz Prof. Dr. Asım Yapıcı Hoca’mızın“Deliliğe Hicret” isimi ile yeni şiir kitabı raflarda yerini aldı. Hocamız da Erasmuş gibi ilahiyatçıdır (din psikoloğu) ve onu “bizim mahallenin delisi” olarak kabul edebiliriz. Konumuz dışı olduğu için din psikolojisi ile ilgili akademik yayınlarının üzerinde durmayacağız.

Biz onun “delilik” yönü ile yani şairliği ile ilgilenmek istiyoruz. Hoca’nın “Aşkımı Güneşte Yıkayıp Yağmurlarda Kuruttuğumdan Beri”isimli şiir kitabı yayınlanalı çok oldu. Şimdi ise “Deliliğe Hicret” ile karşımızda. Şiir kitaplarını bulup okumanızı öneririm, ancak daha kısa yoldan ulaşmak isteyenler için youtube da şiir videoları olduğunu da hatırlatalım.

Şairimiz (pardon delimiz!), gün gelir “günahı seninle sevmiştim” dediği Katerina’ya seslenir ve “ehlileşmeyen duyguların vahşi ceylanı”na, “besmelesiz uykuları başlatan ey kadın” diye bağırır ve ona “arzuları mayalayan seraptın, bin yıllık mahzende” diye övgüler dizer.

“Attığımdan beri aklımın papuçlarını dama / çıplak gezmekteyim Arnavut kaldırımlarında” diyor. Sokratesisimli bir deli çıplak ayakları ile Atina sokaklarında dolaşmadı mı?  Asım Hoca neden dolaşmasın?

Filistin acısını, “ey piç savaşlara kuş yatağı olan gün” diyerek dillendirir ve güne sitem ve kınama gönderir.

Halep Pazarı’nda Barbara’ya seslenirken, “yürek mangalında kestane olalım / ne diyorsa doğrudur ayetler, aşktan yana / kavrulalım” diyor.

“Ah şu deli sevda / ondan gelmiştir işte / ne gelmişse başıma” derken deliliğin sebebini de sevdaya yüklemeyi ihmal etmiyor!

“Damarlarında sırnaşık düşler gezinen” adamın akılla delilik arasındaki gezintisini merak etmiyor musunuz?

İçimizdeki deliliği yakalamak için bir fırsat arıyorsanız Asım Hoca’nın şiirlerini okumanızı tavsiye derim. Deliliğe hicrete ne dersiniz? Benden söylemesi…

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —