11347,73%0,30
40,83% 0,12
47,84% 0,95
4431,67% 0,84
7119,18% 0,73
Tarım ve Orman Bakanlığı, özellikle ihracat ürünlerinin gümrükten dönmesine yol açan kimyasal pestisit kalıntısı sorununa karşı yeni bir adım atıyor.
Bloomberg'te yer alan habere göre, son zamanlar artan pestisit tehlikesi Avrupa'ya gönderilen ürünlerde tespit edilmesi üzerine Türkiye'ye geri gönderildi. Bakanlık, zirai ilaç kullanımını denetim altına almak amacıyla “B-Reçete” (Bitki Reçetesi) uygulamasını hayata geçireceğini duyurdu.
Yeni sistemle birlikte, üreticilerin zirai ilaçları bayilerden sınırsız şekilde almasının önüne geçilecek. Hangi bitkiye, hangi alanda, hangi dozda bitki koruma ürünü kullanılacağı önceden belirlenecek ve reçeteye bağlanacak. Böylece ihtiyacın üzerinde ilaç kullanımının engellenmesi, gıda güvenliğinin artırılması ve çevre ile insan sağlığının korunması hedefleniyor.
UYGULAMA PİLOT OLARAK BAŞLAYACAK
Bakanlık, B-Reçete sistemine ilişkin hazırlıklarını tamamladı. Uygulama önce pilot bölgelerde başlatılacak, ardından gelecek yıl tüm Türkiye’de yaygınlaştırılacak.
Yeni sistem, bitki koruma ürünlerinin reçetelenmesinden satışına, tarlada uygulanmasından hasat sürecine kadar tüm aşamaları kapsayacak. Böylece hem üretici hem de kullanılan ilaç miktarı kayıt altına alınacak, denetim süreci güçlendirilecek.
"Pestisitin azaltılması önemli ama üretim de korunmalı"
Kemalpaşa Ziraat Odası Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Oray, Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı’nın zirai ilaçlarda “B-Reçete” uygulamasına ilişkin açıklamalarını değerlendirdi. Oray, ruhsatlı ilaç kullanımının zaten şart olduğunu hatırlatarak, pestisit kullanımının azaltılmasının önemli olduğunu ancak üretimin de doğru zamanda ve doğru dozda yapılan ilaçlamalarla sürdürülebileceğini söyledi.
Oray, yaptığı değerlendirmede şunları ifade etti:
“Olması gereken bir şey aslında çünkü sonuçta bu insanların tükettiği ürünlere atılan bir şey. Son zamanlardaki hastalıkların önlenmesi için pestisitin azaltılması iyi ama burada üretim için uygun zamanda, uygun dozda ilaçların kullanılması gerekiyor. Bunlar kullanılmadığında üretim yapılamıyor.” Üretimde denge unsuru olarak mühendislerin ve yetkililerin rolüne dikkat çeken Oray, şöyle devam etti:
“Burada önemli olan mühendis arkadaşların, sürece dahil olması. Bu reçeteyi yazarken uygun dozda ve doğru zamanda ilaç kullanılırsa fazla ilaç kullanımının da önüne geçilir.”
“Pestisit sorunu buzdağının görünen kısmı”
Prof. Dr. Kamil Okyay Sındır, ise pestisit meselesinin yalnızca reçete düzenlemesiyle çözülecek bir konu olmadığını vurguladı.
“Pestisit konusu öğrenilecek çok şey olan bir mesele. Sayın bakanın yaptığı açıklama değerli ama aslında buzdağının görünen kısmıyla uğraşmak anlamına geliyor. Görünmeyen kısım çok daha geniş; çünkü pestisit kullanımı halk ve çevre sağlığını doğrudan etkileyen ciddi bir sorun” dedi.
Sındır, Avrupa Birliği’nin Yeşil Mutabakat çerçevesinde pestisit kullanımını yüzde 50 azaltma hedefi koyduğunu hatırlattı. Türkiye’de de pestisitlerin üretimden ithalata, kullanımından ihracata ve kullanım sonrası takibine kadar bütün sürecin kontrol altına alınması gerektiğini söyledi.
Mevcut durumda Bitki Koruma Ürünleri Takip Sistemi’nin bulunduğunu hatırlatan Sındır, “Satışlar zaten yazılım üzerinden takip ediliyor ama buna rağmen ciddi sorunlar yaşıyoruz. Çünkü kaçak yollarla ülkeye sokulan pestisitler var. Denetimsiz, kontrolsüz, ucuz olduğu için tercih edilen ürünler merdiven altı satışlarla çiftçiye ulaşıyor” ifadelerini kullandı.
Sındır, yalnızca reçeteye bağlamanın yeterli olmayacağını, asıl sorunun denetim ve uygulama aşamalarında ortaya çıktığını dile getirdi:
“Üretici reçeteye uygun olarak ilacı alıyor ama gerçekten o ilacı önerildiği şekilde mi kullanıyor? Makinalarının kalibrasyonu doğru mu? Akış standartları uygun mu? Avrupa’da ilaç uygulama makineleri dahi düzenli olarak denetleniyor. Bizde bu yapılmazsa reçete sistemi de yetersiz kalır.”
Hasat öncesi uygulama ve kalıntı riski
Pestisitlerin kullanımında etiketlerde belirtilen hasat öncesi bekleme sürelerinin hayati önem taşıdığını belirten Sındır, “Eğer bu süreler dikkate alınmazsa ürün soframıza zehirli kalıntılarla geliyor. Örneğin 15 gün beklenmesi gereken bir ilacı 5 gün kala uygularsanız, kimyasal kalıntılar yok olmadan tüketiciye ulaşır. Bu da halk sağlığı için ciddi risk demektir” dedi.
Türkiye’den ihraç edilen meyve sebzenin Avrupa Birliği gıda güvenliği sistemi içinde düzenli olarak analiz edildiğini aktaran Sındır, yıllar içinde kalıntı nedeniyle geri çevrilen ürün sayısında düşüş olduğunu ancak iç piyasada kontrollerin yetersiz kaldığını ifade etti.
Sındır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Her parti üründen rastgele numuneler alınarak kalıntı analizlerinin yapılması gerekiyor. Aksi halde tüketiciye ulaşan ürünlerin ne kadar sağlıklı olduğu konusunda güvence sağlanamaz. Tarımda kullanılan kimyasallar ilaç değil, aslında zehir. Bu nedenle doğru ürün, doğru yöntem ve doğru zamanlama ile uygulanmalı sonrasında da sıkı denetim yapılmalı.”