Nükleer tesisler, yüksek düzeyde güvenlik önlemleriyle donatılmış olsalar da, askeri saldırı riski altındayken ciddi birer tehdit kaynağına dönüşebilir. Bu tesislerde bulunan radyoaktif maddeler, barındırdıkları potansiyel nedeniyle yalnızca bulundukları ülke için değil, bölgesel ve hatta küresel düzeyde tehlikeler yaratabilir.
FORDO'DA TEHLİKE VAR MI?
Uzmanlar, Fordo’ya saldırının nükleer bir patlamaya yol açmayacağını belirtiyor.
Zenginleştirilmiş uranyumun gaz formunda (örneğin uranyum hekzaflorür - UF6) bulunduğu ve bu formun nükleer patlama yaratamayacağı vurgulanıyor. Bu maddeler kendi başlarına zincirleme reaksiyon oluşturmazlar.
Yoğunlukları nedeniyle gazın uzak mesafelere yayılması beklenmiyor. Bu durum, kısa vadede geniş çaplı bir halk sağlığı krizi yaratmasa da, lokal çevrede ciddi riskler oluşturabilir.
EN YÜKSEK RİSK: GÜÇ REAKTÖRLERİ
Gaz formundaki uranyumdan farklı olarak, enerji üretiminde kullanılan nükleer reaktörler çok daha yüksek seviyede tehlike barındırıyor.
İran’daki Bushehr gibi sivil reaktörler veya İsrail’deki Dimona gibi askeri amaçlı reaktörler, bir saldırıya uğradıklarında kontrolsüz radyasyon yayılımına neden olabilir.
Bu senaryolar, geçmişte Çernobil ve Fukuşima’da yaşananlarla kıyaslanabilecek büyüklükte çevresel felaketlere kapı aralayabilir.
NÜKLEER PATLAMA OLASILIĞI VAR MI?
İsrail'in veya Amerika'nın İran'ın nükleer tesislerine yönelik saldırıları nükleer patlama riski oluşturmuyor.
Bir nükleer reaktörün vurulması, sanıldığı gibi nükleer bomba etkisi yaratmıyor. Çünkü bu tesislerdeki maddeler, nükleer silahlarda olduğu gibi patlayıcı olarak tasarlanmıyor. Ancak enerji reaktörlerinin ya da zenginleştirme tesislerinin zarar görmesi, çok büyük miktarlarda radyasyonun çevreye salınması anlamına gelebilir.
Özellikle reaktörlerde kullanılan zirkonyum kaplı yakıt çubukları, yüksek sıcaklık altında suyla reaksiyona girerek patlayıcı hidrojen gazı oluşturabilir. Bu da, patlamaya yol açmasa bile yangınlar ve ikincil radyasyon sızıntılarıyla felaket senaryolarına neden olabilir.
RADYASYON SIZINTISI NELERİ TETİKLER?
Radyolojik sızıntıların en büyük iki örneği, 1986'da Çernobil'de ve 2011'de Fukuşima'da meydana gelen kazalardır.
Radyasyon sızıntısı; insan sağlığını doğrudan etkileyen sonuçlar doğurur:
1. Kansere neden olan iyonlaştırıcı radyasyonun yayılması
2. Toprak ve su kaynaklarının yıllarca kullanılamaz hale gelmesi
3. Tarım ve gıda güvenliğinin çökmesi
4. Yüz binlerce insanın tahliyesi ve yerleşim alanlarının boşaltılması
Bu tür sızıntılar yalnızca savaşın taraflarını değil, komşu ülkeleri ve hatta küresel çevreyi de etkiler.