11279,95%-0,07
41,14% 0,06
48,15% -0,06
4625,63% 0,63
7323,55% 0,00
Sevgili Dostlar, Siz bu satırları okurken dört bir yanım betonla çevrili, zaman derin bir kuyuda yankılanan damlalar kadar seyrek düşüyor. Her geçen gün gözlerim griye, burnum rutubete, ellerim paslı demire, dudaklarım suskunluğa, adımlarım volta temposuna alışıyor. Tutuklu olarak yargılandığım Silivri Cezaevi’nde salisesine kadar yaşanmış 80 gün ağır ağır geçiyor.
Geçmişim, vicdanım ve davamla baş başayım. Kendime soruyorum ben neden buradayım? Hayat bazen bir günde altüst olur. Bizimki de öyle oldu. Bir sabah üç çocuğumun babası, eşimle birlikte alındık; üç çocuğumuz bir anda hem annesiz hem babasız kaldı. O günden beri Silivri’nin beton duvarlarının ardındayız. Zaman ağır akıyor, günler birbirine karışıyor. Ama asıl ağır olan, geride bıraktıklarımızın yükü. Benim hikâyem uzun yıllardır adalet arayışının içinde geçti. Bir avukat olarak meslek hayatım boyunca hak savunuculuğunu görev bildim. Çevre davalarında doğayı ve kamuyu korumak için mücadele ettim, şiddet gören kadınların yanında durdum, mültecilerin hakları için sahada çalıştım. Adana Barosu’nda çeşitli görevler üstlendim; insan hakları ve kadın hakları komisyonlarında sorumluluk aldım. Yerel yönetimlerde kadınların mücadelesini anlattığım “Cam Tavanları Kırıyoruz” kitabını kaleme aldım.