17 Aralık 1950'de bana nüfus cüzdanı çıkarılmış. Merhum annem Elif Coşkun okur- yazarı olmadığı için dünyaya geldiğim günü tam olarak hatırlayamadığını söylüyordu hep!
***
Köyde çocukluk ve ergenlik çağını yaşadığım dönemi hiç unutamıyorum herkes gibi. Ömrümün o yılların hayaliyle geçtiğini rahatlıkla söyleyebilirim. Özlem duyarken bazen nefret ettiğim günler de olmadı değil.
***
O yıllarda yaşadığım yoğun duyguyu şimdi kelimelerle ifade edemiyorum. Fakat yıllar sonra köyüme dönüş konusunda aldığım karar sonucunda, kafamı kurcalayan onlarca soruyu da dostlarımdan gelen olumlu tepkiler üzerine silip atabildim. Neden bu kadar geç kaldığıma hala bir anlam veremiyorum.
***
Itiraf etmeliyim ki, 2 Mayıs 1976 yılında Ankara'dan Adana'ya hareket ederken, otobüste karışık duygular bedenimi sarmıştı. Heyecanlıydım. Biraz da tedirginlik yaşıyordum doğrusu. Seyhan Nehri kenarindaki terminalde otobüsten inerken boğucu sıcak hava yüzüme vurunca üzerimdeki elbiseler sanki sırılsıklam oldu. Her yanımı ter bastı. Kendi kendime dedim ki, "Ben nereye geldim. Bu nasıl sıcak hava. Adeta nefessiz kaldığımı hissettim. Etrafıma bakındım hangi yöne gidecegimi bilemedim.
***
Oysa Adana'ya otobüsle ilk kez 1968 yılının Haziran ayında gelmiştim. Zamanla her şeye alıştım. Tabiri caiz ise tipik bir Adanalı oluverdim.
***
Adana'yı sevmeye sevdim fakat uzun yıllar kavurucu sıcaklığına alışamadım. Adana'da yaşamak, kentli olmak, kentlilik bilinci ile yaşamak bana ilham verdi. Kent yaşamımdan hiçbir zaman pişmanlık duymadım, hala da duymuyorum.
***
Dedim ya! Güneyin incisi Adana'yı çok sevdim. Adana bana çok şey kazandırdı. Beni olgunlaştırdı. Liyakat sahibi olmama olanak tanıdı. Geniş bir sosyal çevrem oldu. Kentin protokol zevatı ve iş insanlarıyla uzun soluklu röportajlar yaptım.
- Adım gibi yaşamaya muvaffak oldum-
İnanıyorum ki, Adana ve Adanalı da beni sevdi. Adım gibi düzgün insan olarak yaşamam için yol gösterdi. Abarttığımı sanmayın, o nedenle diyorum ki, Adana'yı bir Adanalı'dan daha çok sevdim. Ankaradan ayrıldığım için zaman zaman pişmanlık duymadığımı söyleyemiyorum, ancak pişmanlıklarımı geride bıraktım.
***
Demem o ki, Adana'da nefes almak bir ayrıcalıktır. Ben, bu ayrıcalığı 1976'dan bu yana yaşıyorum. Onun için mutluyum, huzurluyum, gururluyum. Ömrümün neredeyse üçte ikisini bu kentte geçirdim. Yarım asırlık bir süreden sonra doğduğum köyün özlemi ağır bastı. Köyüme dönüş kararı almış olmam bana tarifi mümkün olmayan bir duygu yaşatıyor.
***
Bu kararı almak kolay olmadı. Nitekim, içimdeki özlemin sona ermesi gerekiyordu. Çünkü baba ocağından daha fazla ayrı kalamazdım. Ecdadım Mastan'da yatıyor. Köyüme bir yabancı gibi gidip gelmek bana zul geliyor.
***
Çocukluğumda olduğu gibi, ilerleyen yaşıma rağmen köy meydanında koşarak dolaşmak, oyun oynamak, bazen de istemeyerek en samimi arkadaşlarımla lafa tutuşmak, hatta tartışmak geliyor içimden.
***
Geçmişteki güzel günleri bir defaya mahsus olsa da yeniden yaşamak ıstiyorum. Benliğimde kalan kötü duyguları da tamamen silmek adına.
***
Güzel ve derin izler bırakanları da mezarları başında dua ederek anmamın, yeniden yeniden helallik istemenin zamanının geldiği hatta geçtiğini de biliyorum.
***
Uzun yıllar sonra gittigim köyde toprağı örten yeşil dokunun arasında gizlenmiş hissi veren modern evlerde nefes alırken duyduğum huzuru kentlerde bulamayacağımı geç de olsa anladım. Köyler geçmişte kırsal alan birimleri olarak nitelendiriliyordu. Günümüzde ise modern mimariyle yapılan iki, üç hatta dört katlı evler göz kamaştırıyor. Yeni yaşam alanları dikkat çekiyor.
***
Oturduğunuz ağacın gölgesinde rahat bir şekilde kötü şeyler düşünmeden dinleniyor, hatta uyuyabiliyorsunuz. Uyandığınızda kafanızdaki sorunlardan arındığınızı hissediyorsunuz. Temiz hava, berak ve soğuk su, yeşil alanlar, sizi alıp başka diyarlara götürüyor sanki.
***
Geceleri deliksiz uyku uyuyorsunuz. Şafak sökmeden horoz ötüşü, kuşların cıvıltısıyla uyanınca kendinizi dinç ve huzurlu hissediyorsunuz.
Köyde halk, genel olarak çiftçilik, hayvancılık ve arıcılık yapıyor. Tarıma dayalı ürünleri ekip biçiyor. Köyümüz yoksulluk cemberini kırıp aşmış. Barış dili çoktan hakim olmuş.
***
Değerli okuyucularım, Cemal Süreya, "Köy, içinde sadece sırları değil, gizleri de barındırır" derken, Sait Faik Abasıyanık, "Köy, insanın iç huzurunu bulduğu, sakinliği ve sadeliğiyle ruhunu dinlendirdiği yerdir" diyor.
***
Refik Halit Karay, "Köyler, insanın ruhunu dinlendiren, doğayla uyum içinde yaşamanın tadını veren mekânlardır." İfadesini kullanırken, Fakir Baykurt ise dizelerinde,"Köy bir gerçekler yurdu, köy bir huzur yuvası, köy bir kardeşlik bahçesi." vurgusu yaptığı dikkat çekiyor.
***
Ahmet Arif, "Köyümde ne var ne yoksa içimdedir. Köyüm, yaşadığım hayattır" sözünü dillendirirken, Yaşar Kemal, "Köyler, yüzyılların ağır ve içli bir sesiyle konuşur." diye sesleniyor.
***
Nitekim, köyler, geçmişten günümüze kadar taşıdıkları kültürel zenginliklerle de önemli birer hazine konumunda olduğu unutulmamalı. Her köyün, kendine özgü gelenek ve görenekleri var. Köyler insanların birbirine hoşgörülü bakmayı ve dayanışmayla daha da anlam kazanıyor.
***
Oğuz Atay, başka bir pencereden köylere bakıyor. Diyor ki, "Köyler, geçmişin mirasıdır. Orada yaşayanlar, insanın doğayla olan ilişkisini en saf haliyle yaşarlar."
***
20 Haziran 2025 günkü "Bana köye dönüş yolu göründü" yazıma, kadim dostlarımdan çok olumlu tepkiler aldım. Beğeni ve yorumda bulunan kıymetli insanlara yürekten teşekkür ediyorum.
***
Paylaşımda bulunanlara minettar olduğumu belirtmek isterim. Ozellikle sayfa dostlarımdan gelen yorumlar beni daha da cesaretlendirdi. Paylaşımlar yüreğimi ferahlattı. Hiçbir olumsuz yorumda bulunan olmadı. Bu da "Doğru yolda olduğuma ve aldığım kararın isabetli olduğuna işaret ediyor.
***
Paylaşımda bulunan kıymetli isimlere ne yazık ki burada tek tek yer vermem olası değil. Her meslekten dostlarım görüşlerini ifade etmiş, meslek büyüklerimin çoğunlukta olduğunu izninizle belirtmeden geçemeyeceğim.
***
Böyle saygın, itibarlı, liyakat sahibi, ilkeli, dürüst, cesur dostluklar kazandığım için kendimi şanslı hissediyorum. Paylaşımda bulunan her bir isme ayrı ayrı minnet duygularımı birkez daha ifade ediyorum.
***
Sizlerin de benim yüreğimde ayrı yeriniz olduğunu lütfen unutmayınız. Aldığım kararda hepinizin katkısı vardır. İyi ki sizleri tanımış, iyi ki sizlerle dost olabilmişim.
***
Adana'ya Adanalıya kısacası bu kentte nefes alan her bireye saygım sonsuz. Haber, röportaj ve köşe yazılarımda kentin daha modern, yaşanır hale gelmesi için efor sarf ettim. Bu konuda da okuyucularımdan olumlu tepkiler aldım. Bu bağlamda Adana'ya vefa borcumu ödediğimi buradan ifade etmek istiyorum. Geri kalan ömrümü yaz aylarında Mastan'da, kışın sevdiğim kent Adana'da yaşamayı hak ettiğime de inanıyorum.
***
Yanlış anlaşılmasın, bu bir veda yazısı değil. Adana'ya ve sevdiğim insanlara veda etmenin kolay olmadığını da biliyorum. Ancak Temmuz ayında Adana'dan ayrılacağım. Lakin bağımı koparmaya da hiç niyetim yok, herkes böyle bilsin.