-Aynen,
-Aynen,
-Aynen, gibi art arda söylenen konuşmayı rezil eden bozan bazı insanlar bu yanlışlarına hala devam ediyor…
Oysa bilinçsiz kullanılan bu sözcükler anamızın ak sütü gibi güzel Türkçemizi farkında olmadan lekeliyor,
Bu durum da akıllı ve bilinçli insanların vicdanını yaralıyor;
Bu kifayetsizler kendi yanlışlarıyla yaşamakla kalmıyor, diğer insanlara olumsuz ve kötü örnek oluyor…
…
Bu günde aynı bilinçsizlik ve cehalette,
Bazı insanlar her sözünün başında gereksiz ve aralıksız şekilde;
-ADINI SEN GETİR cümlesiyle sürekli katliam yapmaya başladılar;
-ADINI SEN GETİR cümlesini papağan gibi sürekli tekrarlayarak güzel dilimizi bozuyorlar…
On dakikalık ayaküstü sohbetlerde bile karşısındakine,
-ADINI SEN GETİR diye konuşurken on beş sözcüğü tekrarlayarak bir tür kelime katliamı yapıyorlar…
…
-Saat şu anda kaç?
-Adını sen getir,
-Nereye gidiyorsun?
-Adını sen getir,
-Cebinde paran var mı?
-Adını sen getir,
-İyi misin ağabey?
-Adını sen getir,
-Sınavın nasıl geçti?
-Adını sen getir,
-Annen baban nasıllar?
-Adını sen getir,
-Okul nasıl gidiyor?
-Adını sen getir,
-Saçların uzamış kestirmeyecek misin?
-Adını sen getir,
-Kredi kartı borçların bitti mi?
-Adını sen getir,
-Yazın Adana da mısın?
-Adını sen getir,
-Kitap okumayı seviyor musun?
-Adını sen getir,
-En sevdiğin yemek nedir?
-Adını sen getir,
-Ahmet’i gördün mü?
-Adını sen getir,
-İstanbul’daki arkadaşın geldi mi?
-Adını sen getir,
…
Adın ne?
Soyadın ne?
Babanın adı ne?
Annenin adını biliyor musun?
Ayakkabı numaran kaç?
Kaç beden pantolon giyiyorsun,
Kardeşlerini görsen tanır mısın?
Hangi şehirde yaşıyorsun?
Hangi mahalle ve kaç sokakta oturuyorsun?
…
Öz yaşamıyla ilgili tüm sorulara da kendi yanlışlarını sürdürüp çok büyük olasılıkla;
-Adını sen getir diyecektir,
On dakikada elliden fazla, “ADINI SEN GETİR” cümlesini tekrarlayacaktır…
Bunu dün bir arkadaşımla 10-15 dakika konuşurken şaşırarak, üzülerek, acıyarak gördüm, çok sıkıldım ancak,
Sadece “ADINI SEN GETİR” sözünü bakalım kaç defa söyleyeceğini tespit etmek için zorla tüylerim diken diken olarak, hatta dişlerimi sıkarak, ibretle, hayretle dinledim, kahroldum,
Bütün bu yanlış ifadelerin altında yatan neden çok basit;
Bu şekilde konuşan insan bana göre yaşadığının bilincinde bile değil, bilginin ne olduğunu öğrenememiş… Tüm bunların da ötesinde ömür boyunca asla ve kata hiç okumamış, ömrü boyunca beynini hiç çalıştırmadığı kullanmadığı için doğruyu yanlışı düşünmemiş, yazmadığı için de 40-50-70 yaşına gelse de sözcük hafızasına yenilerini katmayı başaramamıştır, tüm bunların sonucunda da bu gün güzel dilimizi bozmaktadır,
Bu türlü insanları görünce, birkaç dakika bile olsa, ayaküstü konuştuğumda çok üzülüyorum, utanıyorum, bu türlü insanlarımızın olmasından asla mutluluk duymuyorum,
İnsanların bu çağda, bilgi toplumu yüzyılında, iletişimin hesaplanamaz boyutlarda arttığı dönemde,
Özel radyo, televizyonlar, internet ve cep telefonlarının her yerinden akıllı insanları bilgi sağanağıyla ıslatmasına karşılık, kendini bir santim bile geliştirememiş olmasının kabul edilebilir yanı yoktur,
Bu şekilde elli altmış sözcükle konuşanlara sadece acımaktan başka elimizden bir şey maalesef gelmiyor,
Bu türlü kişiler uyarılmayı da kendine hakaret sayıp, ya artık iletişini kesiyor, bazıları da bu türlü uyarıları kendine hakaret nedeni kabul ettiği için bazın de kavga ediyor,
Bu bilinçsizlikteki insanlar yanlışlarıyla yaşayıp yanlışlarıyla yok olmaya doğru gidiyorlar, tarih ve zaman isimli evrensel iki bilge bu türlü insanların yaşadıklarını asla kayıt etmeyecek, dünya insanlık tarihi bu kişilerin yaşadıklarını asla bilmeyecek, öğrenemeyecektir,
Sonuç olarak nasıl yaşarsa yaşasın, ne yaparsa yapsın, hangi başarılara imza atarsa atsın aslında her insanın hayatı kendi eseridir; doğru yaparsa doğru, yanlış yaparsa yanlışlarıyla varlığını sürdürmektedir, toplum içinde de yaptıklarıyla anılacaktır,
Bir hadis şöyle der;
-HİÇ BİLENLE BİLMEYEN BİR OLUR MU?
İnsan bilmek, gelişmek, kendini tamamlamak, olgunlaşıp gelecek kuşaklara en güzel örnek olmak için yaratılmış en üstün varlıktır, tabi anlayabilene,
Adını sen getir diyenleri ibretle, hayretle, acıyla ve üzülerek izlemeye devam ediyorum,
Üzülerek belirtmeliyim ki bu kişiler kendi yanlış ve ayıbının hamalı olarak toplum tarafından küçümsenen gözlerle izlenmeye devam edilecektir,