Bayramlar ister dinsel olsun, ister ulusal olsun, toplumun ortak sevinicidir. İlkel toplumlarda belki bugünkü anlamda bayramlar yoktu, ancak sosyal gelişim ve değişim, toplumların tarihlerinde önemli günleri, önemli olguları anma şeklinde belirginleştikçe, bayram bir gelenek, dinsel inanç ve hatta kanun haline gelmiştir.
Ancak, bayramların ortak paydasının, toplumun ortak sevinci olduğu gerçeği değişmemiştir. Ortadoğu’dan Orta Asaya’ya kadar uzanan geniş bir bölgede baharın müjdecisi olarak Nevruz kutlamalarından tutun da emekçilerin acılı bir gününden kaynaklanan Emek ve Barış kutlamalarına kadar aynı duygu ve düşünce hakimdir. Bizim dinsel ve ulusal bayramlarımız da ortak sevincimizdir. “Ortak sevinç” paydası azaldıkça bayramların toplumdaki etkinliği de samimiliği de azalmaktadır.
Bayram üzerine türküler, şarklar, şiirler söylenmiş, bu gelenek diri tutularak yaşatılmıştır.
Klasik şiirimizin üstadlarındanYahya Kemal Beyatlı’nın “Süleymaniye’de Bayram Sabahı”, dinsel bayramlarımızdaki manevi atmosferin içine çeker bizi.
Cahit Sıtkı’nın “Bir Bayram Yemeği” isimli şiiri, ölenleri bayram günlerinde hatırlamanın hüznü ile yüklüdür.
Halk ozanı Kul Himmet, içinde bulunduğu durumdan, “eller bayram etsin ben ah edeyim” diye yakınır.
Dert deşmek değildir gayem, niyetim
Düşündükçe sızlar kemiğim, etim
Gelini dul kalmış, torunu yetim
Ak saçlı ninenin bayramı nasıl?
Bizden sandığımız bize yabancı
Görünen simalar göze yabancı
Kabukta bayram var, öze yabancı
Söyleyin, mânânın bayramı nasıl?
Bu kadar hüzünden sonra, bayramın sevincini anlatan bir başka ozanımızın güzel dizeleri ile bitirelim bugünkü yazımızı;
Bu gece bayram gecesi.
Her taraf mavi, pembe, mor…
Bu gece bayram gecesi.
İçim içime sığmıyor.
Güzel ülkemin bütün acılardan arınmış ve hep bayram ortak sevinci içinde olması dileği ile herkesin bayramını en içten duygularımla kutluyorum.
