Abbas Bilgili


Dinbaz Kapitalizm!


Başlangıçta hükümet yetkililerince kısa süreli olacağı ifade edilen OHAL’in hayatımızın bir parçası haline geldiği ve  yakın bir gelecekte de sona ermeyeceği kesin gibi görülüyor. Demokrasilerde yasalar milletin seçtiği yasama organı (meclis) tarafından çıkartılması gerekirken, OHAL’de KHK çıkarmak Anayasamıza göre mümkün. Ancak yine Anayasamıza göre, OHAL’de çıkartılan KHK’lerin OHAL konusu ile sınırlı olması gerekirken, konu dışı bir çok düzenlemenin yapıldığını görüyoruz. OHAL ile hiç ilgisi olmayan bir konunun KHK ile düzenlenmesi, ciddi bir hukuk güvencesizliğini de beraberinde getiriyor. Temel görevi kanunların Anayasaya aykırılığını denetlemek olan Anayasa Mahkemesi, eskiden KHK’ler konusunda da aynı denetlemeyi yaparken, şimdi verdiği kararda, “bu konu benim yetkimde değil” diyerek, kendini taca atmış durumda. Hiçbir denetleme mekanizmasına tabi olmayan KHK’ler artık hayatımızın her alanında toplum yaşantısını dizayn ediyor. Konumuz aslında KHK’ler değil, dinbaz kapitalizmin emekçi kesime yönelik tavrıdır, ama burada da karşımıza KHK çıkıyor.

Bakın Sayın Cumhurbaşkanı birkaç gün önceki bir konuşmasında işverenlere nasıl bir mesaj verdi…  Aynen aktarıyorum;

Cumhurbaşkanı “OHAL'i biz iş dünyamız daha rahat çalışsın, diye yapıyoruz. Soruyorum. İş dünyasında herhangi bir sıkıntınız, aksamanız var mı? Biz göreve geldiğimizde Türkiye'de OHAL vardı ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifade ederek anında müdahale ediyoruz. Çünkü iş dünyamızı sarsamazsınız. Bunun için kullanıyoruz biz OHAL'i" dedi. 

Bu konuşmada açıkça işçi kesimine karşı işveren kesimini koruma ve kollama var. Oysa adalet tarafsız olmayı gerektirir. Hatta iş hukukunda genel bir ilke vardır; emekçi kesim, sermaye karşısında zayıf durumda olduğundan, işçileri koruyan bir çok düzenleme ve uygulama da var.

Sayın Cumhurbaşkanı grevin bir anayasal hak olduğunu, bunun yasal bir hak arama mücadelesi olduğunu da unutmuş görünüyor. Grev, hem anayasada ve hem de 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İŞ Sözleşmesi Kanununda düzenlenmiştir. Mevcut düzenlemeler elbette çok yetersizdir ama sayın Cumhurbaşkanının konuşmasından anlıyoruz ki, çok yetersiz olan grev düzenlemesi dahi, işçilere çok görülüyor ve KHK ile grev hakkı tamamen budanıyor. Cumhurbaşkanına göre “iş dünyamız sarsılmasın diye OHAL’den istifade ederek hemen müdahale” edilerek işveren kesimi koruma altına alınıyor.  Peki, nerede kaldı, “işçinin ücretini alın teri kuramadan verin” diyen peygamberin sözü? Bu ülkede işçi ücretlerinin seviyesi belli. Büyük kesim asgari ücretlidir. Bu durumda işçilerin alın terinin karşılığını almaları için hak aramasına neden engel çıkartılıyor?

Bir dinî kanaat önderi geçenlerde “kıdem tazminatı haramdır” demişti. İşçinin en önemli haklarından biri olan kıdem tazminatını haram gören zihniyet ile OHAL’i işçilerin başında sopa gibi kullanan zihniyetin buluştukları noktanın, emek karşıtlığı olduğunu görebiliyoruz.

Ülkemiz 2010 sonrasında giderek evrensel hukuktan kopuyor. Bu kopuş hayatımızı ciddi şekilde etkiliyor. Bu etkilenmeden işçi kesimi de ciddi şekilde payını almakta. Bu düzenin adını “Dinbaz Kapitalizm” koymanın uygun olacağını söyleyebiliriz.  

 

 

 

 

Hande Sarıoğlu gözaltına mı alındı? Önce paylaştı sonra hesabını kapattı

Ünlü TV yıldızının yüzünün hali korkutuyor!

'Şalvar Davası' filminden sahneleri paylaştı! Telife takıldı

Fatih Terim'in kızı Buse Terim aradığı aşkı buldu!

Uyuşturucu kullandıkları iddia edildi...

Güllü'yü kızı mı öldürdü? Komşudan şoke eden sözler geldi!...

Bu ülkede erkek az olunca kadınlar saatlik koca tutuyor...

Beren Saat’in 'Gizli Profil' filmi vizyon listesinden kaldırıldı

Burcu Esmersoy: 6 yıldır EYT’liyim | ‘Her emekli böyle yaşamıyor’ tepkisi!

Zehra Çilingiroğlu'nun sevgilisi kim? Evlilik iddiası...