Ülkenin birinde bir kurbağa yaşarmış. Her gün dere kenarında yeşillikler içinde gönlünce zıplar, istediği zaman derenin berrak sularına atarmış kendini.
Günler güzel geçiyor, diğer kurbağalarla birlikte gönlünce yaşıyormuş.
Günlerden bir gün, yine dere kenarında, sırtını yumuşak çimenlere dayamış, ayak ayak üstünde güneşlenip keyif yaparken, bir de ne görsün!
Kocaman bir öküz yaklaşmış dereye. Sarı öküz kabadayı bir eda ile inmiş dereye.. Su içmiş. Karnını çimenlerde doyurmuş. Çalımlı bir şekilde efelenip yürümüş.
Öküzü dikkatle izleyen kurbağa, ona imrenmiş. Ondaki kocamanlığa, ondaki kabadayılığa, ondaki iriliğe hayran kalmış
Kurbağa, sarı öküzdeki öküzlüğe özenmiş! Özenmiş özenmesine de, nasıl öküze benzeyeceğim diye kafasında planlar kurmaya başlamış.
Kafasında deli düşünceler.. “Ben de öküz olmalıyım” diyen içindeki ego onu rahat bırakmamış. Evet, demiş mutlaka öküz olmam lazım diye geçirmiş içinden.
Başlamış vücudunu balon gibi şişirmeye… Şişindikçe öküze benzediğinin zannederek memnuniyetini artırmış.
Bunu gören komşu kurbağa, “sen ne yapıyorsun” diye sormuş. Bizimki, “öküze benzemeye çalışıyorum, onun gibi iri, onun gibi öküz olacağım” demiş.
Komşuları ona, “yapma, sen kurbağasın, o öküz, hiç kurbağadan öküz olur mu” demişler.
Ama bizimki geri adım atmamış. Öküz olmaya kararlıymış. Beni kimse kararımdan çeviremez demiş.
Yapma etme diye uyaranları, bu işten vaz geç, zararlı çıkacaksın diyenleri dinlememiş.
Şişmeye devam etmiş. Şiştikçe gerim gerim gerilmiş. Şiştikçe derisi davul gibi olmuş.
Bir felakete doğru gidiyorsun, bu sevdadan vaz geç demişler. Hayır vazgeçmeyeceğim, ben de sarı öküze benzeyeceğim demiş.
Şişindikçe, kendi ayakları ile şişen vücuduna vuruyor, bu vuruşlardan “trump!, trump” diye ses çıkıyormuş.
“Trump” sesini duyan bazı salaklar da, “davulun sesi uzaktan ne kadar hoş geliyor” diyorlarmış
Yeter artık şişme, patlayacaksın diyenleri hiç dinlememiş. Ama “davulun sesi hoş geliyor” diyen salakların tavrından da cesaret alarak şişmeye devam etmiş.
Bizim kurbağa şiştikçe şişmiş, şiştikçe şişmiş. Uyaranlar azınlıkta kalmış, davulun sesi hoş geliyor diyenler çoğunluktaymış.
Davulun sesi hoş geliyor diyenler, kurbağanın patlayacağını hiç akıl etmemişler. Onlar öküze benzemek isteyen şişkin kurbağa için “bir bildiği var mutlaka” diyorlarmış.
Sonunda gereğinden fazla şişen kurbağa, pat diye patlamış. “Bir bildiği var” diyen salaklar ortalıkta görünmez olmuş. Ortamı yeniden düzenleme işi de “yapma, etme, hiç kurbağa öküze benzer mi” diyenlere düşmüş.
İşte böyle.. Ülkenin birinde bir zamanlar böyle bir olay olmuş. O zaman bunu gazeteler yazmış, tv’lerde haber konusu olmuş. Sonra unutulup gitmiş. Biz de hatırlatalım dedik.
