Abbas Bilgili


Sığlık...


Birkaç gün önce gazetenin birinde küçük bir haber dikkatimi çekti. Birkaç satırlık bu küçük haber üzerine düşündüm ve aslında çok önemli bir haber olduğu kanısına vardım.

Habere göre, Türkiye'de her yıl ortalama 500 kişi sığ suya balıklama atladığı için boynunu kırıyormuş. Bunların yarısı yaşamını yitiriyor, hayatta kalanların çoğu da felç oluyormuş (04.08.2017, Hürriyet).

Bu haberdeki “sığ” kavramı beni derin derin düşündürdü. “Sığ” kelimesi “derin”in zıddıdır. Yani “derin olmayan, yüzeysel” anlamına geliyor.

Düşünmeden, derin olmayan suya balıklama atlayan kişinin boynunu kırması normaldir. Bu sonuç, yapılan eylemin doğal sonucudur.

Mesela öküzler hiçbir zaman sığ suya balıklama atlamaz, boyunlarını da kırmazlar. Öküzler düşünme yeteneği olmadığı halde, bu “öküzlüğü” yapmazken, düşünme yeteneği olduğu “varsayılan” insan nasıl olur da, öküzün dahi yapmadığını yapar?

Bu derin sorunun cevabını araştırmak gerekmez mi? Bu sorunun cevabı aslında ülkemizin önemli bir sorununa götürecektir bizi.

Lütfen biraz düşünelim. Milli Eğitimimiz TEOG sınavında 15 bin kişinin birinci olmasıyla övünüyor, ama aynı öğrenciler uluslararası standarttaki PISA sınavında dökülüyor. Dünyada 72 ülke içinde 50’inci sırada olduğumuzu görünce  aslında eğitim sistemimizin ne kadar “sığ” olduğunu anlıyoruz!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), bizden kriterlere uygun üç isim istiyor hükümetimizden, bizimkiler üç yandaşı bildiriyor, bunlar hemen elenince yeniden üç isim gönderiyoruz, bunlar da ön incelemeden dahi geçemiyor. Aynı hükümetimiz ülke içindeki yargıç istihdamında yandaşları uyduruk mülakatla almaya devam ediyor. AİHM’e de aynı mantıkla aynı “sığlıkla” bakıyorlar. Bu “sığ zihniyet” yapısını bir köylü kurnazlığı ile Uluslararası kuruluşlara da kabul ettirebileceğini zannediyor.

Mardin’de Artuklu Üniversitesi adıyla bir okul varmış. Rektör bey bir başka kuruluşun başkanı ile “ben senden daha çok partiliyim” diyerek yalakalık yarışına girmiş. Partili olduğundan bahsederek, “ben Genel Başkanımızın Mardin temsilcisiyim” diyor.   Rektörün derdi, başında bulunduğu üniversitenin bilimsel sıralamadaki yeri değil, siyasal parti militanlığı. Bu rektörün ve bu zihniyetin ne kadar “sığ” olduğunu belirtmeye gerek var mı?

Bir fabrikada 2 kişilik vinç sepetine 6 işçi bindirilerek, çatıya çıkarılmak isteniyor. Ağırlığı kaldırmayan halat kopuyor ve 5 işçi hayatını kaybediyor. Bu ülkede her gün 4, her yıl 1500 işçi bu şekilde ölüyor. İki kişilik sepete altı kişi sığdıran zihniyet çökmeye mahkum bir “sığ zihniyet” değil mi?

Her akşam yandaş tv kanallarında yüksek perdeden ahkâm kesen mutad zevatın her konuyu bilmesi sizlere de yavan gelmiyor mu? Her şeyi bilen bu kerameti kendinden menkul uzmanların “sığlığı” bırakın entelektüel kesimi, sıradan yurttaşları bile bıktırmadı mı? “Sığ”lıkta evliklik programları ile yarıştıkları bir vakıa değil mi?

Sosyal medyada binlerce trol, düşünmüyor, birilerinin hareketi ile hareket ediyor. Bunu ancak “sığ” bir zihniyet yapar. “Öl de ölelim, vur de vuralım” diyenden “sığ”lıktan başka ne beklenir?

İsrail ile ya da Almanya ile bizim hükümet arasında restleşme olduğunda sokaklara dökülenlerin cola şişelerini sokağa boşalttığını, sosyal medyada güya Coca Cola’yı protesto ettiğini görüyoruz. Aynı günlerde Cumhurbaşkanı, Cola’nın Türkiye’deki 10’uncu fabrikasını açıyor. Hödüklerin “sığ” kafası, bu fabrikaların binlerce insanı istihdam ettiğini ve devlete vergi ödediğini düşünemiyor.

Okullara müdür atamasının torpille yapıldığını ve atananların tamamının liyakatla değil yandaşlardan olduğunu bilmeyen yok, çünkü bu torpilin noter onaylısı var. Bu okul müdürlerinden, bu okulun öğrencilerinden ne bekleyeceğiz?

Kabir azabından koruyan kefen bezi satmaya çalışan kurnaz din adamı, deve sidiğinden medet uman ilahiyatçı da din anlayışı konusundaki “sığlığımızın” bir göstergesi değil mi?

Örnekleri çoğaltmak mümkün. Elimizi nereye atsak “sığ” zihniyetle karşılaşıyoruz. Osmanlı’yı “dış güçler” değil, “sığ zihniyet” yıktı. Rakiplerinle yarışamazsan geride kalamaya mahkumsun. Geride kalmak illa geri geri gitmek değildir, rakiplerinin gerisinde kalman demektir.  Bu “sığ”lıkkla ileri gitmek mümkün değil.

Şimdi anladınız mı bu ülkede yılda 500 kişinin sığ suya balıklama atlamasının nedeninin.

Bu ülke, sığ suya balıklama atlayanların zihniyeti ile yönetiliyor ve sonucu felaket olacak!

 

 

'Şalvar Davası' filminden sahneleri paylaştı! Telife takıldı

Fatih Terim'in kızı Buse Terim aradığı aşkı buldu!

Uyuşturucu kullandıkları iddia edildi...

Güllü'yü kızı mı öldürdü? Komşudan şoke eden sözler geldi!...

Bu ülkede erkek az olunca kadınlar saatlik koca tutuyor...

Beren Saat’in 'Gizli Profil' filmi vizyon listesinden kaldırıldı

Burcu Esmersoy: 6 yıldır EYT’liyim | ‘Her emekli böyle yaşamıyor’ tepkisi!

Zehra Çilingiroğlu'nun sevgilisi kim? Evlilik iddiası...

Oryantal Asena çömeldi, garip hareketler yaptı! Yorumlar gecikmedi

Pınar Altuğ kocasına 'oğlum' deyince gündem oldu! Yaş farkı gündem yine oldu