Abdulkadir KAÇAR


Yazma aşkımdan başka vasfım yok…

Tek vasıfım; okumak, düşünmek, bilinenlerin ötesindeki evrensel ve ölümsüz düşüncelere ulaşıp yazmaktır; yazma aşkımdan başka; hiç bir vasfım başka niteliğim, adım, rengim, tonum, gücüm, niteliğim niceliğim yok; olmaz, olamaz, olmayacaktır…


İlkokulda öğretmenimin duvara yazarak astığı A-4 boyutunun yarısı kadar olan afişleri okumaya başlayıncaya dek geçen yıllarımda; kendimi en çok çalışkan, daima üstün en iyi okumaya, düşünmeye, ölümsüz ve kalıcı yazmaya hazırlanmıştım…

Bunun için gece gündüz büyük hayaller kurdum, her nefesimde inanılmaz şekilde çok çalıştım; ilkokul sınıfımdaki çağdaşım olan diğerlerinin önünde olmalıydım; her gün harflere, ikili üçlü sözcüklere, noktalama işaretlerini onlardan önce öğrenmek için hazırlıyordum kendimi, bunu da sınıfta her derste öğretmenime ve öğrencilere gösterdim,

En kalıcı, en güzel, en coşkulu, hatta bilinmeyeni, gelecekte ortaya çıkacak olanı evrensel değerleri yazmaya ta o yıllarda programladım düşüncelerimi; hep insanlık ailesinin bu güne kadar üretemediği en güzel, en nitelikli, kitap ve kitapları yazmaya hazırladım-programladım kendimi,

Yaşadığımın bilincine vardığım, yani kendimi bildim bileli bilinçaltı ve bilinç üstümü tamamen okumaya, öğrenmeye, sıradan değerlerin de ötesindeki ölümsüze ulaşıp yazmayı; evren durdukça da daima insanların hayatına olumlu şekilde, güzelliklerle dolu düşüncelerimle yön verebilecek kalıcı muhteşem bir kitap üretebilmenin hayaliyle doldu günlerim,

Doğduğum andan başlayarak hedeflediğim ve uygulama bilince ulaşıncaya kadar çocukluğumdan başlayarak günlerim birbirinin aynıydı, çok sıradan, basit, doğal ihtiyaçlarını karşılayan sıradan görünen insan yavrusuydum; ama daima bilinçaltı ve bilinç üstüm çok derin düşünceli, her türlü bilinmezlere ulaşmak için hazırlanan eğitimine devam eden askerdim… Renkli hayaller, yarın için sınırsız özlemler, gelecekte sahip olmayı planladığım derin fikirler üretmek için dolup taşıyordum… 

Tüm ömrümü alacak olan, varlığımı adayacağım, her şeyden daha çok inandığım düşüncelere nasıl ulaşabileceğimi, onları hangi yolla gerçekleştirebileceğimin yöntemlerini her nefesimde daha heyecanla arıyordum ama henüz hiçbir şey bilmiyordum, yine de günlerim daima durağan renksiz ve telaşsızdı, ama metamorfoz sürecimi hızla tamamlamaya, hatta uçmaya hazırlanan muhteşem bir evrensel kelebektim, 

Hedefime bir an önce ulaşmak için daha büyük adımlar atmam lazımdı; ortaya çıkartmayı başarabileceğim eserim herkes tarafından benimsenen, ama en çok benim onur duyabileceğim, her harf ve satırında daima takdir edilip, bolca alkışlanabileceğim, ölümsüz kitap ve kitaplar ortaya koyabilmenin hayalleri ve umutlarıyla dolup taşıyordum, 

Peki, bu yol, ulaşmak istediğim zirveye nasıl varacaktım? Ta okuma yazmayı henüz bilmediğim yaşımda hayalini kurup, ölümsüze imza atmayı planladığım, ölümümden sonra da insanların düşüncelerinde olmasını arzu ettiğim kalıcı fikirlerimin yer aldığı bu eser hangi boyutlarda, hangi ölçülerde, ne türlü düşüncelerimle dolu olacak, kimlere, hangi konularda ve nasıl hitap edecektim?

Konuşmaya başladığım andan itibaren oluşturduğum en büyük hayalimi olan böyle LİDER ve ölümsüz bir kitap, ya da kitaplar yazabilecek miydim? Adı ne olmalıydı? Ben bu yola canımı kanımın son damlasına kadar adamıştım… 

Artık geri dönülmez yoldaydım…

LİDER kitabımın içinde nelere yer vermeliydim? Ama şurası gerçekti ki bu eser her yönüyle tamamen bana ait olmalıydı, her harfi, satırı, noktası virgülünde gerçekten ölümsüz düşüncelerim yer almalıydı, 

İlk harften son noktaya kadar her hücresinde, DNA’ sında tamamen ben olmalıydım… Öyle ki bu kitap benim okuma düşünme, yorumlama ve yazma serüvenimi sonsuz gelecekte yaşayacak olan insanlara özümü tam olarak anlatmalı… Her satırı ve her yönüyle her daim sürekli olumlu, diri, canlı, okuyan her bireye yaşama sevinci veren, her satırından hayat ve ölümsüz öğütler fışkıran, gelecek nesillere beni somut olarak anlatan “EN KAHRAMAN” kitabım olmalıydı… 

Evet, böyle bir kitap hatta kitaplar yazmalıydım, kütüphanemi süsleyen her kitabın her satırını tamamen özgün ve özel düşüncelerimle dolu olmalıydı ve bunu dünya gezegeninde sadece ben yazmalıydım;

En ölümsüzü, her çağdaki insanlar tarafından en kabul göreni, her harfinde ölümsüzlük ışıkları olan dünya insanlık ailesi tarafından da her çağda benimsenen düşüncelerimden oluşan LİDER kitabım olmalıydı… Diğer yapıtlarımda zaten peşinden gelecekti, gelmeliydi, gelebilirdi,

Çünkü çağdaşlarımdan çok farklı ve daima ileride olarak ta doğuştan itibaren varlığımı adadığım okuma, düşünme, bilinenlerin de ötesindekileri yani farklı olanı yazmanın dışında başka vasfım, başka ruhum, hiç bir hayalim yoktu… Para, makam, yetki, otorite, siyasi güç, ekonomik varlık hiçbir zaman umurumda bile olmadı, tek gerçeğim olan peşinden ölümüne koştuğum, tüm varlığımı bu kitaba adamalıydım… 

Asla gelip geçmeyen doğduğum andan itibaren hayallerini kurduğum, hayatımın nirvanası LİDER kitabımı mutlaka yazmalıydım,

Bu dünya durdukça insanlara yol gösterecek eserim öyle özgün, öyle, özer, öyle ölümsüz düşüncelerle dolu ve her satırı ve harfinde özgün farklı olmalıydı ki;  dünya insanlık ailesi tarafından her çağda kabul edilmeli, evrensel, eşi benzeri olmayan LİDER eser konumunu sonsuza kadar korumalıydı… 

Öyle ki her şeyiyle sadece benim rengim, kokum, düşüncelerimi, hayata bakışımı, tiyatro sahnesi olan bu serüvendeki yaşam rolümü, olaylara bakışımı, evrensel düşüncelerimi yani beni anlatmalı; gelecek kuşakların da takdirini kazanacak olan, gelmiş geçmiş en güzel en bilge, LİDER bir kitap sadece ben yazmalıydım… 

Çünkü tek gerçeğim, tek vasfım olan okuma, düşünme, bilinenlerin ötesindeki gelecekte ortaya çıkacak evrensel ve ölümsüz farklı değerleri yazarak bu özelliğimi tüm dünyaya göstermeliydim…

Dünya insanlık ailesini oluşturan her evin en süslü, en renkli, en güzel köşelerindeki rengârenk kütüphanelerinin raflarında benim kitabım olmalıydı; bu kitabımla birlikte ben de ölümsüz düşüncelerimle oradaki en saygın ve en üstün yerimi almalıydım,

Bunların da ötesinde; her yaş gurubundaki insanların yatak odalarında başlarını koydukları yastıklarının kenarında da benim LİDER kitabım olmalıydı, onların hayal dünyalarına girip, ölümsüz düşüncelerimle, okuyanların hayallerini, umutlarını süsleyip gerçekleştireceği aydınlık ve akıl yollarını gösterip, istedikleri zirve mutluluklara ve doyumlara ulaştırmalıydım, 

Dünya insanlık ailesindeki her yaş gurubundaki bireyin ulaşmak istediği hayallerine giden en ışıklı, en matematiksel, en akılcı doğru yol göstericisi, gerçekleştiricisi benim kitaplarım ve oradaki ölümsüz düşüncelerim olmalıydı…

Yediden yetmiş yediye tüm insanların, kariyeri, ekonomik, siyasi gücü, inancı, hayata bakışı ne olursa olsun her kültürdeki bireylerin çalışma masalarında benim kitabım olmalıydı; okuyanların o eserimin kenarlarına notlar almalı ve ölümsüzlüğe doğru giden yolda okuyanlarla birlikte ilerlemeliydim,

Sevgililerin evlenme teklif ettikleri özgün ortamlarda, insanların yemek masalarındaki peçetelerinde kitaplarından yaptıkları sevgi, mutluluk, başarı, üstün güzelliklere giden yolları gösteren alıntıları da benim ölümsüz düşüncelerim olmalıydı,

Park ve bahçelerdeki masalarında içtikleri çayları benim kitabımda anlattığım düşüncelerim sohbetlerini ısıtmalıydı,

Tatilde, dolmuşta, sokakta, otobüste deniz kenarında, çarşıda, pazarda, denizde, dağda, bayırda, tatilde, okudukları daima benim kitabım olmalıydı,

Kitaplarım bu gezegende her kıta ve her noktaya giden uçaklarda seyahat eden yolcuların çantalarında olmalıydı, bilmediğim, hayalini bile kuramadığım farklı dillerdeki insanların dünyalarına ölümsüz düşüncelerimle dokunmalıydım;

Evrensel düşüncelerim bu insanların yaşam ufukları açıp, hayat isimli karanlıklarında önlerini aydınlatan evrensel ışıklarım olmalıydım, 

Her nefesim, günüm, düşüncem, eylemim, her hayalim daima yüzyıllarca kalıcı olduğuna inandığım; ölümsüz düşünce ışığımın yer aldığı sadece benim kitaplarımla bir kütüphane kurup, ebet müddet olarak benim dünya insanlık ailesine sunmalıydım,

Dünya insanlık ailesinin yine farklı fikir boyutlarıyla düşünceleri dünyamı zenginleştirmeliydi, 

Evrensel ölümsüz düşünce ırmakları, deniz ve okyanusa dönüşüp sonsuzluğa akan, bilgelik ve evrensel ölümsüz bilgeler evrenine katılmalıydım,

SONUÇ MU? Doğuşumdan itibaren ulaştığım bu bilincim ve bu vasfımı kadim ve çağın getirdiği her türlü bilgiyi kullanıp, bilinçaltı ve bilinç üstümü aralıksız şekilde geliştirerek, hayallerimin ve olumlu fikirlerimin peşinde ışık hızının da ötesinde düşünce hızında ilerlemeyi sürdürüyorum…

 

 

Güllü'nün kızı tutuklandı; "Dizlerinin yukarı kısmından tutup attı"

Mehmet Ali Erbil ve Gülseren Ceylan çifti boşanıyor!

Özcan Deniz'in saymakla bitmeyen serveti gündemde! '20 ev yetmedi, tüm siteyi aldı'

Tuğyan Ülkem Gülter’in mesajları da ortaya çıktı...

Tolga Karel'den ilginç iddia: "2028 AK Parti milletvekili adayı Kenan İmirzalıoğlu"

Güllü'nün kızı gözaltına alınınca Nihat Doğan kendini tutamadı! 'Silivri yolcusu kalmasın'

Yılın Kadını: Sinem Ünsal! Sevgilisiyle geceye geldi, tarzı beğenilmedi

'Bülent Ersoy'un batan teknesi' ilanı ortalığı karıştırdı! Serveti yeniden gündemde..

Güllü'nün kızı Tuğyan, yurt dışına kaçarken yakalandı...

Ünlü oyuncu Murat Cemcir taburcu oldu!