Anne cenaze toprağa verilirken evladına son kez sarılarak veda etti. Ağıt yakarken ağzından şu kelimeler döküldü:
***
"Oğul daha 40 yaşındaydın, evlenmen için sana yalvarıyordum her gün. Sen de 'Anne bu dönemde ev kurmak kolay değil çalışmam lazım diyordun.
***
İstanbul'a çalışmak için gittin. Kadere bak cenazen geldi Oğul. Ben sana doyamadım. Seni kara toprağa emanet ediyorum. Oğul toprak seni nasıl kabul edecek bilemiyorum. Yüreğim kor gibi yanıyor Oğul.
***
Söyler mısın Annen bu acıya nasıl dayanacak. Seni Babanın yanına gömeceğiz. Bak kardeşlerin perişan. Bu acıyı bize nasıl yaşatın oğul. Ölüm sana hiç yakışmadı Oğul. Babanın acısı dinmeden büyük bir acıyı sen yaşattın Oğul."
***
Anne Emine Canalan feryat ederken mezarının başındaki kalabalık bir an sessizliğe gömüldü. Sonra feryat sesleri daha da yükseldi. Seni uğurlamaya gelen kalabalik göz yaşlarına hakim olamadı.
***
Kıymetli yeğenim; cenazenin üstüne toprak atarken bir kare fotoğraf çekmeye gücüm yetmedi. Sana uğurlar olsun diyemedim. Nasıl diyebilirdim ki! Kimin yüreği dayanabilirdi ki bu acıya!
***
Ruhun şad mekanın cennet olsun. Toprak tenini incitmesin. Geride kalanlara Yüce Yaradan sabır versin güzel kalpli yeğenim. Biz sana doyamadık bilemezsin.